top of page
  • Yazarın fotoğrafıHürol Arda

Gelecek Türkiyesinin ayak bağı: Konvansiyonel Milliyetçilik

Güncelleme tarihi: 15 Şub 2021

Uluslararası yatırımlar, Big Data, Crypto Currency, Yapay Zeka ve daha pek çok çağın gereği olarak vizyon yaratabilmek için üzerinde uzmanlaşılması gerektiren konu ile alakalı terimler bile henüz ortada yokken yazılmış ideolojiler; kendilerini yenileyemezse eskir ve tarihin tozlu sayfalarında yerini alır. Peki eğer o ideolojiler bir milletin varlığına dairse?

İnsan kanı ile değil, dijital olarak kazanılan savaşların; asker sayısı olarak değil, teknolojik olarak üstün olanın sözünün geçtiği bir dünyadayız. Teknoloji öyle çığrından çıktı ki; Transhümanizm, Sentetik Evrim vb. gibi insan biyolojisini direkt etkileyen teknolojilerin yanısıra, insanlığın mars gibi farklı gezegenlerde koloni kurma sevdasına tanık oluyoruz ve bu tanıklığın sonunun ne getireceği hakkında vizyon geliştirebilmiş bir ideolojinin varlığından kendi ülkemizde bahsedebilmemiz çok zor. Belki devlet ve siyaset tarafından çok da değer verilmeyen konuya hakim bir iki futurist dernek vardır, fazlası zor.


Peki bu millet bu farkındasızlığı ne kadar hak ediyor?


Ülkemizin hamurunda son 1-2 senedir dünyada son derece popüler; doğudan batıya doğru dalga dalga gelen ve aslında bizim kurucu ideolojimizde de bulunan "Tekno-Milliyetçilik" var. Buna rağmen onlarca yıldır yanlış yorumluyor; inovatif vizyonerlik yerine yaptığımız yanlış yorumlar üzerinden inanılmaz dip söylemler türetip sığ bir dönem milliyetçiliğinde ısrar ediyoruz.


Dünya’da her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.” Mustafa Kemal Atatürk, 1922

Evet, sırf bizim gibi düşündüğü için bazı insanları bu uğurda kaybettik. Emin olun o insanlar siz yerinizde sayarak başarısız olun, garibanlık ve kan üzerinden siyaset yapın diye canlarını feda etmedi; Siz daha iyi yaşayın diye canlarını verdiler. Onlardan aldığınız ideolojiyi daha iyi hale getirmek, üzerine koymak, geliştirmek, çağdaşlaştırmak esas göreviniz; yerinde saymak ise sadece siz daha rahat yaşayın diye canını verenlere değil, vatana ve millete de en büyük ihanettir.


Günümüzde oturduğu yerden kendisine 80'ler, İTC vb. geçmişe dair bir takım projeksiyonlar yaratmış olan, milliyetçilerin bir dönem verdiği o mücadelelerin hala sürdüğü delüzyonuyla fikirler türetenlerin milleti geleceğe taşıması mümkün olmadığı gibi, geçmişe dönük yüzleriyle de çağın getirdiklerini ve gerektirdiklerini yakalamaya dair vizyon yaratmak şöyle dursun dümdüz ayak bağı olmaktadırlar. Türk milliyetçilerinin evvela bu ağırlık torbalarından; konvansiyonel ve muhafazakar söylemlerden, bakış açılarından, geçmişe dair fikirlerden kurtulması ve acilen Türklüğü, Türkçülüğü, Milliyetçilik ve Ulusalcılığı yeniden yorumlayan idealar eşliğinde sahaya inmesi gerekir; Türklüğe takılmış devlet prangası başka bir yazının konusudur.


Ülkemizde yaşayan pek çok insanın gözünden sakındığı "Osmanlı"nın Allah Allah nidalarıyla ölüme giden askerlerinden ziyade ateşli silahlar, askere alma ve lojistik konusunda bir takım yenilikçi yaklaşımları sayesinde altın devrini yaşadığını idrak edersek, yıkılışındaki en büyük etkinin de gene teknoloji ve çağa ayak uyduramamak olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Hızla modernleşen dünyada hantal bir monarşi olarak kalması dibe çökmesini hızlandırdı. Bu çöküşte bir takım vatanseverlerin siyasal alanada verdiği yönetimsel mücadele de etkili olmadı. çünkü osmanlının çöküşü inovasyon, teknoloji ve vizyon eksikliği kaynaklıydı.


Türkiye cumhuriyetini kuranlar bunun gayet farkındaydı ve sürekli olarak sanayiileşmeye çalışan, kurabildiği kadar fabrika kuran, uçak üretecek kadar çağdaşlaşmaya koşan bir ülke yarattılar. Hatta verdikleri bu yüce mücadeleyi kimilerine göre hadsizleşmeye varan laflarla mühürlediler.


Allah’ı da, sultanla birlikte tahtından indirdik. bizim mabedlerimiz fabrikalardır. Refik Ahmet Sevengil, 1929

Bu örneğin verilme sebebi "Coşkun Karşıt Öfke" yerine "Siyasal Aktivizm" ile bir yere varılabileceği yönünde bir ikna çabası. Günümüzün yaygın sosyal medya ve bir takım çağdaş hümanizm fikirlerinin insanlar arasında yayılması konvansiyonel ve muhafazakar milliyetçiliğin ne kadar karşısındaysa, tekno milliyetçilik ve daha yenilikçi milliyetçi fikirler için aslında taban yaratabilmek maksatlı büyük bir fırsattır.


"Kamu veya en azından devlet tarafından yönlendirilmiş sanayi politikaları ve yatırımları; geleceğin endüstrilerine yapılan pahalı yatırımlarla ulusal güç projeksiyonu; bugüne değil, yarına yatırım; savunma sanayiinde özerkliğe ulaşmak için ileri teknolojilere yatırım; diğer ülkelerle daha az veya sınırlı/koşullu iş birliği." Tekno Milliyetçiliğin genel sınırlarını ve mantığını bu şekilde ifade edebiliriz. Bu, bildiğiniz "Kemalizm" felsefesinin oldukça benzeridir ve muhafazakar milliyetçilik ile taban tabana zıt bir durumdur.


Sene 2020, dünyadaki teknolojik gelişmelere göz atmaya çalışsak günlerimizi harcarız. Türkiye bu gelişmelerin tamamen dışında. ne akıllı telefon devrimini yakalayabildik, ne bilgisayar oyunları konusunda kendimizi geliştirebildik; ne bilgi teknolojilerinde çığır açan buluşlara imza atabildik. bütün dünya elektirikli arabaya geçtikten yıllar sonra; yıllar sonra minimal üretime geçecek bir şeyler için adımlar attık. toplam 6 uydumuz var ve bunların 3 tanesi tansu çiller zamanında atılmış. rusya'nın 1600, amerika'nın 1300 uydusu var. Uzaktan eğitim sistemimiz bütün öğrenciler girince çöküyor. Çin'de genetiği değiştirilmiş insan doğdu ve 21.yy başında genetik konusunda üniversiteleri parmakla gösterilen bizim konuya uzaklığımız hakkında bile fikrimiz yok.


bu şekilde "büyük" olamazsınız. hatta dünya sahnesinde etken oyuncu bile olamazsınız. bir yerden sonra sizi yavaş yavaş sahnenin dışına iterler.


100 yaşında Genç Türkiye


Sadece güncel ve siyasi olaylarla meşgul olan ve yer yer şiddete başvuran siyaset tarzı; doğudan yükselip batıyı da ele geçiren tekno-miliyetçilik ile sona gelmiştir. Artık güncel olaylar arasında takip edilmesi gereken pek çok bilimsel gelişme vardır. eskiden kalma bakanlıklar, eskiden kalma devlet yönetim usülleri değişti ve eksiye bağlı kalınması devleti hantallaştırıyor; Oysa hepimiz biliyoruz ki, orta asyadan kalkıp geldiğimiz bu diken üstü coğrafyada hayatta kalabilmek için "genç" olmamız gerekiyor. Her yaştan milyonlarca genç yaratmamız gerekiyor.


Çünkü gençlerin, geleceğe dair fikirleri vardır.


120 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page