top of page
  • Yazarın fotoğrafıHürol Arda

Şanslı Brodi'nin Ölüm Yıldönümü

Güncelleme tarihi: 15 Şub 2021

Girişinde kırık bir kontrplak üzerine sanırım kömürle "Şanslı Brodi'nin buluntu dükkanı" yazılı eskimiş bir tır dorsesinde sokakta bulduklarını satan ve yaşayan yaşlı Brodi'nin hikayesi.

Sokakları turlar, her yeri ama her yeri gezer, yerde bulduklarını kocaman montunun heybe gibi ceplerine atardı. kırık bir şişe parçası topladığını da gören olurdu, altın bir küpe bulduğunu da. her zaman ama her zaman ağzından sigarası asla eksik olmazdı.


Kısa boylu esmer bir adamdı

Aç kaldığı her halinden belliydi, yeterli beslenmediği; hem de yıllardır. Teninin solgun renginden, sarı gibi olmuş göz beyazlarından, büyük gelen yarım eldiveninden az buçuk görünen tırnaklarından...

Topladıklarını yaşadığı mahallenin orta yerinde terk edilmiş tır dorsesine getirir, sonra ceplerini hiç umursamadan kocaman masasına boşaltır ve tek tek ayıklayıp sınıflandırırdı. bu sınıflandırma biz çocukken en büyük eğlencemizdi çünkü brodi zararsızdı ve kapısı yoktu. dorsenin önündeki eski koltuklara oturur, seyrederdik. brodi geldiğinde mutlaka bir çocuk görür haber verirdi "arkadaşlar toplanın brodi geldi!".


bir kağıt parçasını çıkartıp ışığa doğru tutarak çok şaşırabilir, bir naylon bebek patiği bulduğunda sevinebilirdi. bir defasında yerden bulduğu atkıyla saatlerce dans etmişliği vardı. onun bu deli hallerini seyretmek biz mahalle çocuklarını sadece eğlendirmiyor, günlerce konuşacak konu da sunuyordu. brodi'nin dükkanına bugüne kadar hiç kimsenin girdiğini veya alışveriş yaptığını görmemiştik ama brodi bu konuda çok hassastı. dikkatle ayırır, temizler ve sokakta bulup dorsesine getirdiği eski dökük raflara dizerdi.


dişsiz ağzı, masmavi gözleri, kimseye zararı olmayan yapısı ile mahallenin de en azından rahatsız olmadığı bir insandı.


sonra oldukça soğuk ve sisli olduğu için oynamaya çıkamadığımız bir gün, kızıl fırat'ın canhıraş çığlıklarını duyduk "brodi'yi aldılar! götürdüler!" hepimiz deli gibi giyinip bizim heyecanımızı gören ebeveynlerimizle beraber sokağa çıktık, görüşü metrelere düşüren siste gayri ihtiyari brodi'nin buluntu dükkanına doğru koştuk ve brodi yoktu, fırat diz çökmüş ağlıyordu. yanındaki çığlığına koşan insanlara anlatıyordu, brodi'yi seyretmeye gelmiş, brodi bu sefer kırmızı bir papyon takmış ve epey şıkmış. sonra birden gök yüzünden bir ışık belirmiş, sis yüzünden tam olarak ne olduğunu görememiş, brodi dorseden dışarı çıkmış, benim görevim bu gezegende bitti demiş, evet "gezegende" demiş ve fırat'a el sallayarak bir ışık hüzmesi içerisinde kaybolmuş.


12 şubat 1978. tam olarak tarih buydu. o günden sonra brodi'yi bir daha gören olmadı. mahalleli polise falan haber verdi ama pek ilgilenen de olmadı. fırat ise ailesi tarafından memlekete gönderildi, orada okumaya devam etmiş. yani fıratı da bir daha gören olmadı, hafif sıyırmış diyorlar.


biz mahallenin çocukları ise bir ritüel gibi her 12 şubatta brodi'nin dorsesine çiçek bırakırız.


şimdilerde kocaman adamlar olduk tabi. dorse falan da kalmadı ama, yer aynı; saat aynı. çocuklarımız eşlerimizle buluşuyoruz o boş alanda. şanslı brodi'nin ölüm yıldönümünde...

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page